Öne Çıkanlar türkiye suriye putin son dakika erdoğan

Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında bugün gerçekleşen görüşme, sonrasında yapılan açıklamalar ve başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, MHP ile yapılan müzakerelerin, başından beri şeffaf, kamuoyu önünde konuşulan bir süreç olduğunu söyledi.

"AK PARTİ İKİ TASLAK ÜZERİNDE ÇALIŞTI"

Yeni anayasa meselesinin uzun yıllardır Türkiye’de konuşulduğunu hatırlatan Kurtulmuş, bu konuda AK Parti'nin iki taslak üzerinde çalıştığını, bunlardan birisinin daha geniş kapsamlı bir anayasa reformu, diğeri de sadece başkanlık sistemine geçiş için gerekli olan mini bir değişiklik olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, her iki partinin ilgili hukukçularının başkanlık sistemini içinde barındıran anayasa değişiklik metni üzerinde görüştüğünü, konuşup, tartıştığını, belli bir zaman sonra genel başkanlarca genel çerçevenin konuşulduğunu ifade etti.

Metnin son şeklinin verilmesi için her iki partideki hukukçuların bir araya geleceğini son düzenlemeleri yapacaklarını anlatan Kurtulmuş, “Sonuçta MHP’nin de kabul ettiği bir metin olarak bugünkü varılan anlaşma sonucu, AK Parti’nin imzaladığı bir metin olarak Meclis’e gelecek. Ama bu metnin içeriği, MHP’nin de kabul ettiği bir içerik olacak. Herhalde önümüzdeki hafta içerisinde bu gündeme gelmiş olacak, parlamentoya gönderilmiş olacak Bütçe görüşmeleri bittikten sonra da Meclis Genel Kurulu’na getirilerek bu konu Meclis’in gündemine sokulmuş olacak. Hayırlı olsun. Bu, Türkiye için önemli bir dönüm noktasıdır, önemli bir virajdır. Bu virajı inşallah Türkiye selametle aşar, yürütmenin tek bir elde toplandığı sisteme doğru Türkiye gider.”değerlendirmesinde bulundu.

"BAŞTAN BERİ İLAN ETTİĞİMİZ KONUNUN ARKASINDAYIZ"

Meclis'e gelen değişiklik metninin 330 oyu bulmasının ardından referanduma gideceğini dile getiren Kurtulmuş, “Biz baştan beri ilan ettiğimiz konunun arkasındayız. Meclis’te 367’yi bulsa bile, bunun millete gitmesi en doğru yoldur. Çünkü Türkiye’deki siyasi tarihin en önemli kararlarından birisidir. Bunun mutlaka doğrudan doğruya halka sorulması gerekir. Bu süreç başından beri gayet güzel, şeffaf bir şekilde yürütülüyor. Ümit ederim ki sonuç alınır. Nihayetinde karar verecek olan, önce parlamentodaki milletvekilleri ve ardından milletimizdir. Milletimizin kararı doğrultusunda süreç, tamamlanmış olur. Yani, bugün itibarıyla parlamento kararına konu, gönderilmiş ve olası 330’u aşması durumunda da referandumun yolu bugün itibarıyla açılmıştır.” diye konuştu.

"MHP İLE BİR ANLAŞMA ORTADADIR"

“Eğer bazı konular 2019’a bırakılırsa, biz 2019’a kadar bir partili cumhurbaşkanlığı sistemi gibi bir geçiş dönemi mi yaşıyor olacağız?” sorusuna Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Partili cumhurbaşkanlığı olarak bunun adını koymamak lazım. Bunun adı, başkanlık sistemine geçiştir. Buradaki temel konulardan bir tanesi de cumhurbaşkanının, partisiyle ilişkisinin devam edip etmeme meseledir. Orada zaten MHP ile bir anlaşma ortadadır. Dolayısıyla bu yapılan değişiklik yürütmenin iki başlı olmaktan kurtarılması ve böylece bütün yürütme yetkilerinin tek elde toparlanmasına ilişkin bir anayasa değişikliği teklifidir. Mevcut anayasanın ilgili maddesi buna müsaade etmediği için cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi kesiliyordu, bundan sonraki süreçlerde cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi devam edecek. Nihayetinde seçime gideceksiniz. Bu seçimde nihayetinde en azından bir parti, işin içinde olmak durumunda.”

Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanı ayrı, genel başkan ayrı mı olacak? Cumhurbaşkanı partinin genel başkanı mı olacak?” sorusuna karşılık da partinin kendi genel başkanını da parti içerisinden başka birisini de aday olarak gösterebileceğini ifade etti.

Numan Kurtulmuş, “Bu düzenleme, parti genel başkanı olan kişinin de gerektiğinde cumhurbaşkanlığına devam etmesinin önünü açan bir düzenleme olmalıdır. Doğrusu budur. Siyasetin doğasının gereği budur. Türkiye pratiğinin de karşılığı budur.” diye konuştu.

"AK PARTİ BİR FİRE BİLE VERMEYECEK"

Hem AK Parti hem MHP grubunda fire verilmemesi konusunda bir izah etme çabasının olup olmadığı sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Meclis’te 330 konusunda bir sıkıntı yaşanacağını zannetmiyorum. Çünkü süreç, gizli kapaklı yürütülen bir süreç olsaydı, kapalı kapılar ardında birtakım pazarlıklar, siyasi manevralarla dolu olmuş bir süreç olsaydı endişeler taşınabilirdi. Ama hem MHP hem AK parti olarak bizim tavrımız son derece açıktır. Ama her iki parti de bu sürece ciddi şekilde riayet ederek bugüne kadar gelinmiştir. Bugün de genel mutabakat ifade edilmiştir. Dolayısıyla 330 meselesinde en ufak bir endişe olacağı kanaatinde değilim. AK Parti’nin bütün milletvekilleri o gün geldiğinde, Meclis’e geldiğinde, 316 milletvekilimizin tamamı, oylarını kullanarak anayasa değişikliğine evet oyu verecekler. Burada AK Parti’nin bir fire bile vereceğini hiç kimse düşünmesin, böyle bir hayal içerisinde olmasın.”

Değişikliğin, referanduma gittiği anda hiçbir sıkıntının olmayacağını ifade eden Kurtulmuş, referandumdan, çok kuvvetli bir şekilde 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminden çok daha yukarıda bir oranda ‘Evet’ oyu çıkacağını ümit ettiğini dile getirdi.

"CHP DE SÜRECİN İÇİNDE OLMALI"

MHP ile bugünkü mutabakatın yeni bir anayasanın da yolunu açıp açmayacağına ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, herkesin gönlünde sivil, demokratik, katılımcı bir anayasa olduğunu söyledi.

Anayasa değişikliği yapılsa dahi, Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacının ortadan kalkmayacağını belirten Kurtulmuş, şu anda yapılan anayasa değişikliğinin esas o büyük hedefi ötelemeyeceğini, tam tersine o hedefin önünü açacağını ifade etti.

CHP’nin de bu süreç içerisinde olması temennisinde bulunan Kurtulmuş, “Bu süreçte keşke kurumsal olarak da CHP işin içerisinde olsaydı. Başından itibaren bu konudaki görüşlerimizi ifade ettik. CHP’nin herhalde genel prensibi şu oldu, ‘Biz başkanlık sisteminin konuşulduğu hiçbir müzakerenin içerisinde olmayız’ diyerek böyle bir süreçte atılması planlanan herhangi bir adımın içerisinde olmayacaklarını ilan ettiler. Dolayısıyla CHP’nin de bu sürecin içerisinde olması, doğrusu olandır. Keşke olsalardı.”

Anayasa değişikliğine ilişkin takvimin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Takvim meselesi, işin daha teknik kısmıdır. Şimdi önümüzde Meclis’in gündemini işgal eden bir bütçe var. Bütçeden evvel bunun Meclis Genel Kurulu’na inmesi mümkün değil. Bir de referandumun şartları, kampanya süreci bir hesaplamayla yapılacak bir şeydir. Ama sonuçta karar alındığı anda, 60 gün içerisinde referanduma gidilmesi mümkündür.”

"SURİYE'DEKİ SALDIRININ PEŞİNDEYİZ"

Kurtulmuş, TSK’ya yönelik 24 Kasım’da Suriye'de düzenlenen hava saldırısı ile ilgili olarak da şunları kaydetti:

"O süre içerisinde hangi uçakların, hangi hava araçlarının orada olduğunun tespiti var, kayıtları var. Türkiye, bu işin açığa çıkması için peşini bırakmayacaktır. Burada kim tarafından bu operasyonun yapıldığı bir şekilde anlaşılacak, ortaya konulacaktır.”

"ENİNDE SONUNDA, FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞINA ULAŞILACAK"

Kurtulmuş, "FETÖ'nün siyasi ayağının yeterince irdelendiğini, ortaya çıkarıldığını düşünüyor musunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Şu anda siyasi ayakla ilgili bir konu gündeme gelmiyor ama soruşturmalar çerçevesinde bunlar mutlaka ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Yani böyle bir darbe teşebbüsünün siyasi ayağının olmadığını düşünmek mümkün değil. Yani bu, darbe mantığının doğasına aykırı bir şeydir. En azından bunlar darbeyi yaptılar ondan sonra kimleri iktidara getirecekler, kimlerden müteşekkil bir kabine kuracaklar, kimi devlet başkanı yapacaklar, kimi başbakan yapacaklar? Bütün bunlarla ilgili bir planlamaları olmadan bunu yapmış olmaları düşünülemez. Dolayısıyla buna ulaşılacaktır. Eninde sonunda FETÖ'nün siyasi ayağına ulaşılacak, onlardan da hesap sorulacaktır, hiç şüpheniz olmasın."

"MİLLETİMİZ, 15 TEMMUZ SONRASI 12 MİLYAR DOLAR BOZDURDU"

"Bugün dolar ve euro yeni rekor kırdı. Bu daha ne kadar devam edecek?" sorusu üzerine Kurtulmuş, kurdaki dalgalanmanın büyük oranda küresel sistemdeki dalgalanmadan kaynaklandığını değerlendirdi.

Dış etkiler olmasaydı dövizin bu kadar hareketlenmesinin mümkün olmadığını belirten Kurtulmuş, "Durumun, Türkiye ekonomisinin iç şartlarından kaynaklanan bir meseleymiş gibi ortaya konulması yanlış olur kanaatindeyim. Eğer öyle olmuş olsaydı Türkiye uzunca bir süredir terörle mücadele ediyor, diyelim geçen sene Türkiye çok sıkı bir şekilde terörle mücadeleye başladığında döviz kurlarının oynamaya başlaması gerekirdi. Tarihi rekorların başka dönemeçlerde, diyelim Allah muhafaza, Allah bir daha tekrarını göstermesin, İstanbul Havalimanı'na bomba patladığı zaman döviz kurlarının alt üst olması gerekirdi. Aynı şekilde Sultanahmet saldırısı, Gar saldırısı sonrasında 15 Temmuz saldırıları sonrasında." diye konuştu.

FETÖ'nün darbe girişiminin ardından vatandaşların 12 milyar dolar değerinde dövizi Türk parasına çevirdiklerini hatırlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu, aslında milletimizin vatanseverliğini gösteren bir göstergeydi hem de Türkiye ekonomisinin birtakım etmenlere karşı dayanıklı olduğunu gösteren, kendisinin aktüel tedbirler alabilme imkanı olduğunu gösteren bir meseleydi. Önemli bir mesele olarak görüyorum ama özellikle Trump'ın fiilen göreve başlamasıyla birlikte sürecin tekrar normale döneceği, dövizdeki ateşin düşeceği kanaatindeyim, belli bir seviyeye ineceği kanaatindeyim. Yeter ki biz kendi tezgahımızı dağıtmayalım, yeter ki biz kendi ekonomimizin genel dengelerini bozmayalım. Şu anda Türkiye ekonomisi genel dengeler itibarıyla korkulacak, endişe edilecek bir noktada değildir, sağlam bir noktadadır."

"AVRUPA BİRLİĞİ ORDU KURMAZSA DAĞILIR"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki ilişkiler ve 15-16 Aralık'ta yapılacak Liderler Zirvesi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"AB hukuk sistemini kurdu, para birimini oluşturdu, parlamentosunu kurdu, bir devlet olma, ortak bir Avrupa devleti olma konusundaki adımların önemli bir kısmını yaptı ama ortak bir ordu kuramadı." diyen Kurtulmuş, "AB eğer ortak ordusunu kuramazsa dağılma sürecine girer. Bugün AB'nin karşılaştığı en temel mesele, kendi iç siyasi entegrasyonunu sağlamakta zorlanmasıdır." dedi. AB'nin Türkiye'ye karşı hep iki yüzlü, çifte standartlı tavırlarsergilediğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"AVRUPA BİRLİĞİ CİDDİ YOL AYRIMINDA"

AB'nin Türkiye'ye karşı hep iki yüzlü, çifte standartlı tavırlar sergilediğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"AB çok açık bir yol ayrımında, bunu asla siyasi bir tehdit için söylemiyoruz, yanlış anlamasınlar. AB artan bu ırkçılık, İslamofobi, yabancı düşmanlığının somut hale indirgenmiş şekli bazı siyasetçiler nezdinde Türkiye düşmanlığıdır, o Türkiye düşmanlığının içerisinde de Erdoğan düşmanlığıdır. Bu aslında sadece Türkiye, Erdoğan'a karşı bir siyasi operasyon değil, Avrupa'nın iç konsolidasyonunu ortadan kaldıran bir siyasi operasyondur. Avrupalıların önce buna dikkat etmesi lazım." 

AB ile Türkiye arasında 64'üncü hükümet ile başlayan süreçte, çok açık devam eden iki anlaşmadan oluşan bir süreç bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, "Biz göçmenlerin Avrupa'ya geçişini engelleyeceğiz, bunun karşılığında da AB Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanıyacak. Üzerimize düşen sorumlukların tamamına yakını yerine getirdik ama ondan sonra öyle bir noktaya geldi ki 'Terörle Mücadele Yasası'nı gözden geçirin.' Birtakım mazeretler ortaya konulmaya çalışıldı. Bir kere bu çifte standardı bırakmak lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'yıl sonuna kadar bekleriz' dediği o."değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, "Hem içerideki artan ırkçılığın önlenmesi, hem Avrupa'nın içinde kapanma sürecinin bir şekilde tersine çevrilmesi, hem de göçmen meselesiyle çözemeyecekleri seviyede karşılaşmaktan kaçınmak için Avrupalı liderlerin 15-16 Aralık'taki toplantıda, Türkiye'ye karşı Avrupa Parlamentosu'nun takındığı tavrı takınmayacakları kanaatindeyim." ifadesini kullandı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.