Boyun kısmı toplamda 7 adet omurun bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu omurlar boynu hareket edebilmesi için disklerin arasında hareket ederler. Bu diskler arasın bulunan su ve kolajen yapı omurganın boyun üzerine binen baskısını da hafifletmektedir. Omurlar arasında yer alan bu kolajen yapı sayesinde disk ve omurların birbirine sürtünmesi de engellenmiştir. Ancak, yaş ilerledikçe ve vücut hareketsizleştikçe bu disk dokusu içerisinde yer alan sıvı azalır ve hareketler daha sert ve kısıtlı olmaya başlar. Aynı zamanda bu dokular dejenere olduğunda da fıtık hastalığı baş göstermeye başlar. Omurun aralarında bulunan diskin ara kısımlarından çıkan yumuşak kısma da fıtık diyoruz.
Omur yapısı bozulduğu için bu omurlar üzerinde de küçük kemikler ortaya çıkmaktadır. İçerisinde bulunan küçük yumuşak yapının çevresindeki dokulara baskı uygulaması sonucuna da boyun fıtığı denilmektedir. Boyun fıtığı tedavisi kolay uygulanabilirdir ve uzman doktorlar tarafından yapılmalıdır. Bel fıtığı tedavisi de benzer bir şekilde doktorlar tarafından tedavi edilir ancak uygulamada boyun fıtığı tedavisine benzer bir tedavi yöntemini kapsamaz.
Boyun fıtığı oluşurken, bel fıtığında da olduğu gibi jel şeklinde sıvının dışarı çıkması ile görülür. Doktor muayenesi ve sonrasında çekilen MR filmlerinde bu jel sıvısının dışarı çıktığı gözlemlenebilir. Boyunda oluşan bu ani değişim boyunda şiddetli yanmalara ve tutulmalara yol açar. Boyun tutulması ile boyun hareketleri tamamen kısıtlanır. İleri geri hareketlerde omurga kanal darlığı sebebiyle kilitlenmelerde meydana gelebilir. Kısa sürede tedavi edilmediği sürece ellerde ve ayaklarda hissizlik ve ağrıda görülebilmektedir. Bu durumda doktor tavsiyesine göre alternatif tedavi yöntemleri, egzersizler (yüzme vb.) ya da ameliyat ön görülebilir. Fıtık tedavisinde bu aşamada hasta için en doğru tedavi yöntemini uzman doktor belirleyebilmektedir. Dolayısıyla; fıtık, hastanın isteğine göre seçebileceği tedavi yöntemlerini kapsamaz.
Erken tedavi edilmeyen fıtıklarda, ilerleyen evrelerde omur ve disk arasında tamamen kireçlenmeler, tamamen işlev kaybı gibi durumlarla karşılaşılabilir. Geç yaşta baş gösterebilen bu hastalık çok genç yaşta da baş gösterebilir. Ancak yaşlılarda daha yoğun ve ağrılı bir sürecin başlangıcıdır.